12 Mart 2010 Cuma

KÖSTEBEK

Özellikleri [değiştir]

Keseli köstebekler vücut ölçüleri ve görünüşleri ile etenelilere dahil bir familya olan altın köstebeklere (Chrysochloridae) benzer. 9 - 18 cm uzunluğa ulaşırlar ve sert, kısa bir kuyrukları vardır. Postlarının rengi beyaz, pembe ve kızıl altın rengi arası değişir. Vücut yapıları kumun içinde kazarak geçirdikleri yaşam şekillerine mükemmel uyum sağlamıştır. Ön ayaklarının üçüncü ve dördüncü parmakları diğerlerinden daha büyüktür ve kürek şeklini almıştır. Diğer parmakları daha küçüktür ama keskin tırnaklara sahiptir. Bacakları postun altında saklı durabilecek kadar kısadır. Postunun altından sadece ayakları görünür. Kuyruğu kısa ve kalın bir deri ile kaplıdır.

Burnunun üzerinde kazmakta faydalı olan çıkıntıları vardır. Küçük kulakları postunun altında saklıdır ve deriden oluşan bir kapatma fonksiyonu vardır. Gözleri neredeyse tamamen deri ve kaslar ile kaplıdır ve kullanılmaz hale gelmiştir. Kazarken kullandığı kafasının daha sağlam olması için boyun kemikleri birbirleri ile birleşmiştir.
Yaşam şekli [değiştir]

Keseli köstebekler, bilinen köstebekler gibi sadece yer altında yaşamazlar. 8 santimden derine dalmazlar. Kumun içinde yüzerek hareket ettiklerini söylemek daha doğru olur. Zaten kazdıkları kum arkalarında tekrar akıp eski haline dönüştüğü için kalıcı tüneller üretemezler. Ara sıra kumun üzerinde de yürüyerek hareket ederler.

Keseli köstebekler nerdeyse hiç ses çıkarmazlar. Çok nadir olarak zayıf sesli çekirge cırcırını andıran sesler çıkarırlar.
Beslenme [değiştir]

Keseli köstebekler genelde böcek larvaları ile beslenir. Ara sıra böcek ve tohumlar da yerler.
Üreme [değiştir]

Üremeleri hakkında çok az bilgi vardır. Erkeklerde testisler vücudun içinde saklıdır. Dişilerin karnında, girişi arka tarafta bulunan yassı bir kese olur. Kesenin üzerinde, keseyi ikiye bölen uzunlamasına bir deri çıkıntısı vardır. Bu çıkıntının her iki tarafında birer meme bulunur. Dişinin sabit kuyular kazıp, bir süre keselerinde besledikleri yavrularını, sonradan bu kuyuya yerleştirdikleri tahmin edilir.
Git ve: kullan, ara
Vikipedi:Taksokutu
Keseli köstebek
Korunma durumu: Tehlikede (EN)
Güney keseli köstebeği (Notoryctes caurinus)
Güney keseli köstebeği (Notoryctes caurinus)
Bilimsel sınıflandırma
Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Alt sınıf: Marsupialia (Keseliler)
Üst takım: Australidelphia
(Avustralya keselileri)
Takım: Notoryctemorphia
(Keseli köstebekler)
Familya: Notoryctidae
(Keseli köstebekgiller)
Cins: Notoryctes
Stirling 1891
Türler

Metne bakınız.

YILAN

Evrim


Yılanların fosil kayıtları göreli olarak zayıftır, çünkü yılan iskeletleri genellikle küçük ve kırılgan olduğundan fosilleşme nadiren görülür. Yine de Güney Amerika ve Afrika'da henüz günyüzüne çıkarılan kertenkele benzeri iskeletsel yapılarla 150 milyon yaşındaki türler kolaylıkla yılan olarak tarif edilebilmektedir.[5]:11 Karşılaştırmalı anatomi temelinde yılanların kertenkelerin soyundan geldiğine dair konsensus bulunmaktadır.[5]:11 [6] Fosil kanıtları yılanların monitör kertenkeleri gibi çukur kazan kertenkelelerden veya Kretase dönemindeki buna benzer bir gruptan evrimleştiğini göstermektedir.[7] İlkel bir fosil yılan Najash rionegrina, sakrumlu ve tamamen karasal olan iki bacaklı bir çukur kazan hayvandı.[8] Bu varsayımsal ataların günümüzdeki bir benzeri, yarı sucul olmasına rağmen Borneo'nun kulaksız monitör kertenkelesi Lanthanotus'dur.[9] Toprak altı formları, çukur kazmak için gelişmiş ve dış uzuvlarını kaybetmiş vücutlara evrimleşmiştir.[9] Bu hipoteze göre, şeffaf, kaynaşmış göz kapakları, ve dış kulakların kaybolması gibi özellikler, korneaların çizilmesi ya da kulakların toprakla dolması gibi toprak altı zorluklarının üstesinden gelebilmek üzere evrimleşti.[7][9] Bazı ilkel yılanların arka ekstremitelere sahip oldukları bilinmektedir, ancak bunların pelvis kemikleri, omurgaya doğrudan bir bağlantıdan yoksundur. Najash'tan bir miktar daha eski olan Haasiophis, Pachyrhachis ve Eupodophis gibi fosil türlerinde arka ekstremiteler görülmüştür.[10]

Fossil of Archaeophis proavus.

Modern yılanlar arasındaki ilkel gruplar, pitonlar ve boaların işlevini yitirmiş arka ekstremiteleri (çiftleşme esnasında kavramaya yarayan pelvis çıkıntısı) bulunur.[5]:11 [10] Leptotyphlopidae ve Typhlopidae pelvik kemerden arta kalanların bulunduğu diğer gruplardır. Bu kısımlar bazen sert bir çıkıntı gibi görünür. Ön ekstremitiler hiçbir yılanda bulunmaz, ve bunların kaybolması ekstremiti morfojenezini kontrol eden Hox genlerindeki evrimle ilgilidir. Yılanların ortak atasının aksiyal iskeleti, diğer çoğu tetrapod gibi, servikal (boyun), torasik (göğüs), lomber (alt sırt), sakral (pelvis) ve kaudal (kuyruk) omurga gibi bölgesel olarak özelleşmiş yapılara sahipti.

Genel bilgiler

Yılanlar, genellikle üç metre öteyi göremezler. Koku almada burun deliklerini değil dillerini kullanırlar. Uzun ve çatallı dillerinin her iki ucu havadan ve yerden gelen kimyasal kokuları alır. İçeri çekildiğinde dil ucundaki kokular damaktaki jakobson organında duyu haline dönüştürülür. Engerek yılanları zehirledikleri avının izini dilleriyle takip ederler ve ölüsünü bularak yutarlar. Yılanların burun delikleri, ağız kapalıyken alt çenedeki hava borusunun üzerine geldiğinden ağızlarını açmadan solunum yaparlar. Avlarını yutarken ağız açık olduğundan burun deliklerinin hava borusuyla ilgisi kesilir. Böyle zamanlarda, vücutlarında bulunan hava torbalarındaki yedek havadan faydalanırlar. Çoğu yılanın sadece sağ akciğeri gelişmiş, diğeri adeta kaybolmuştur. Boa ve piton yılanlarında sol akciğerler küçüktür. İri avların yutulması uzun sürdüğü zaman ağız tabanında bulunan soluk borusunun girişi ağızdan dışarı çıkarılabilir. Bu özellik büyük hayvanları yemek için bir adaptasyondur, yılana ağız dolu olduğunda dahi nefes alma imkânı sağlamaktadır.

Yılanlar dış kulakları olmadığından uzun zaman sağır zannedilmiştir. Aslında çeneleriyle kulakları arasında kemik bağlantıları olduğundan, üzerinde bulundukları toprağın yansıttığı sarsıntıları kolayca işitirler. Çenesini yere koyan çıngıraklı bir yılan çok uzaktan gelen bir atın ayak seslerini bile kolayca duyabilir. Yılanların bulunabildiği arâzilerden geçen bir insan, gürültülü ayak darbeleriyle yürüdüğünde hiçbir yılana rastlamaz. Bazı yılanların göz ve burunları arasında ince zarlı iki çukur bulunur. Bunlar, sıcak kanlı hayvanların vücutlarından yayılan ısı dalgalarını (infrared) tespit ederler. Bunların sayesinde avlarını karanlıkta bile bularak takip ederler.

Yılan zehiri av etini eritmeye yarayan kuvvetli bir sindirim sıvısıdır. Zehirsiz yılanlarda bile zehirli olan kuvvetli bir sindirim sıvısı vardır. Ağızlarına parmak sokulduğunda veya dişlendiğinde tükürüklerinden dolayı yanma ve şişme yapar. Dişleri sökülen zehirli yılanlarda dişler tekrar sürer. Yılanların renkleri ve boyları çeşitlidir. Zehirli yılanların başları üçgen ve kuyrukları küt olduğu söylenirse de bunlar kesin belirtiler olamaz. Her yılanı zehirli kabul ederek onlardan sakınmak gerekir.

ŞAHİN

Şahinler öbür yırtıcı kuşlarından geniş kanatları ve yanlara doğru açılan yuvarlak kuyruklarıyla ayırt edilebilir. Ağır kanat darbeleri uçar ve havada asılıymışçasına, kanatlarını çırpmadan uzun süre dönenirler. Familyası: Kartalgiller (Falconidae). Yaşadığı yerler: Avrupa, Orta Asya ve Afrika’nın orman ve çayırları. Özellikleri: 50-55 cm boyunda, kahverengi tüylü, kıvrık gagalı, güçlü pençeli avcı bir kuş. Ömrü: 100 yıl kadar. Çeşitleri: 50 kadar çeşidi vardır. Kızıl şahin (B.rufinus), paçalı şahin (B.lagopus) meşhurlarıdır.

Kartalgiller âilesinden, tıknaz yapılı, kanca gagalı, gündüz yırtıcılarından bir kuş. Kanatları uzun, kuyruğu kısa, tüyleri kahverengidir. Okyanusya’nın dışında bütün kıtalarda ve adalarda bulunur. Ekseriya ormanlık ve çayırlık bölgelerde barınır. Yüksek dağ veya ağaçlarda yuva kurar. Yuvanın içini yosun, hayvan kılları gibi yumuşak maddelerle döşer. Çok yükseklerde uçar. Saatlerce havada kanat çırpmadan süzülebilir. İri şahinler çoğunlukla kuş öldürürler. Daha küçükleri orta boylu memelileri, sürüngen, kurbağa solucan ve böcekleri yerler.

Avrupa, Orta Asya ve Afrika’da bol rastlanır. Kuzeyde yaşayanlar göç eder. Göç esnâsında 20-100 kadar şahin bir arada uçar. Amerika kıtasında kırmızı kuyruklu, kızıl omuzlu birçok şâhin yaşamaktadır. Şâhinin ayakları parmaklarına kadar tüylüdür. Tundraların kuşudur. Avrupa, Asya veAmerika’nın kuzeyinde yaşar.

Şâhinler keskin görüşlü olup, çok yükseklerden avlarını görürler. Şâhin insan gözünden sekiz kat daha iyi görür. Avını gözüne kestirince hızla kendini aşağı bırakır. Tamâmen açılmış güçlü pençeleriyle avını kavrar. Şâhinler en çok fâre avladıklarından faydalı sayılırlar. Tavşan yavrularını rahatça kaparak havalanırlar. Evcilleştirilerek avcılıkta da kullanılırlar.

Üreme devreleri şubat ile mart arasındadır. Açık kahverengi benekli, 3-4 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süreleri 28 gün kadardır. Yalnız dişisi kuluçkaya yatar. Yavruya eşler berâber bakarlar. 100 yıl kadar yaşarlar.

Çoğu türün üst bölümleri beyaz ya da kahverengi benekli, kanatları çizgilidir. Ama renkleri aynı tür içinde bile önemli ölçüde çeşitlilik gösterebilir.

Şahinler genellikle böcekleri ve küçük memelileri avlar, ara sıra kuşlara saldırır.

Çalı çırpıdan yaptıkları ve yumuşak maddelerle döşedikleri sağlam yuvaları ağaçların ya da kaya çıkıntılarının üzerinde bulunur. Dişiler yuvaya 2-5 tane kahverengi lekeli beyaz yumurta bırakır.

10 Mart 2010 Çarşamba

Yaban Domuzu

Üreme [değiştir]

Anne yaban domuzu, bir kerede 2-7 yavru yapabilir. Yavru altı aylık olana dek üst kürkü gelişmediğinden, alt kürkündeki sütlü kahverengi şeritler görülür (pijamalı adı buradan gelir). Her yeni doğan dişi yaban domuzu 6 ila 8 ay içerisinde üreme yaşına gelir.

Yaşam şekli [değiştir]

Genç bir bayağı yaban domuzu

Evcil domuzun tersine zamanını, çamur birikintilerinde yuvarlanmakla geçirmez. Arada bir çamur banyosu yapar, ama bu yalnızca serinlemek veya derisindeki parazitlerden kurtulmak içindir. Bayağı yaban domuzunun da domuz gibi kendine has bir burun yapısı vardır. Bu burun yapısı yemek ararken toprakta kökler, yumrular, leşler veya küçük hayvanlar bulmak açısından kullanışlıdırlar.

Yiyeceğini bulmak için eşelenmesi ve toprağı kabartıp havalandırması, yaban domuzunun ormana sağladığı en önemli katkıdır. Ancak nüfusları ormanda yeterli yiyecek bulmalarını zorlaştıracak kadar arttığında, köy ve kasabalara yakın yemlenmeye başlarlar ve ekili tarım alanlarına büyük zarar verirler. Bu nedenle yaban domuzu nüfusu kontrol altında tutulmaya çalışılır.

Yaban domuzları 15-20 bireyden oluşan sürüler halinde yaşarlar. Çiftleşme zamanı dışında sürüde yalnız dişiler, gençler ile yavrular bulunur. Dişilerine (yöresel olarak değişmekle birlikte) beniş, yavrularına ise pijamalı, moza ya da potak adı verilir. Sürü lideri en iri beniştir, sürü hareket ederken en öndedir. Sürü hareket ederken genellikle önde dişiler, ortada yavrular ve en son genç erkekler olmak üzere dizilirler.

Silah olarak da kullandıkları uzamış dört azı dişleri yüzünden azılı adı verilen erkek yaban domuzları yalnız yaşarlar. Çiftleşme zamanı sürüleri bulup dişilerlerle eşleşirler. Genel kanının aksine, azılılar dişileri için ölümüne kavga ederler. Azı dişleri iki alt çenede, iki üst çenede olmak üzere dört tanedir. Yine genel kanının aksine, azıları birbirine sürtmesinin nedeni bileylemek değildir. Alt azılar kıvrılarak uzadığından, üst azılara sürtünür, yeterince uzadıklarında domuzun ağzını açmasına engel olabilirler; bu yüzden, azılı, azı dişlerini uzadıkça kırar. Bu iş için alt-üst azıları birbirine sürttüğü gibi, ağaçlara da sürter, hatta azılarını kabuğun altına sokup kanırtarak da kırar, bu arada da ağacın kabuğunu soyar. Azılar eşelenmekte ve köklerin sökülmesinde kullanıldığı gibi, tehlike anında silah olarak da işe yaramaktadır. Domuz avı sırasında kesilen pek çok avcı ve av köpeği vardır; yaralanmalar çok ciddi, bazen öldürücüdür.

Domuzun izi keçi izine benzer, ancak farklıdır. Azılıların iki tırnağının arkasında mahmuz tabir edilen iki çıkıntı vardır, izleri kolaylıkla azılı izi olarak ayırt edilebilir.

Uzun tüylü üst kürkünü özellikle kurumuş çamur ile sertleştirilmiş bir zırh gibi kullanır. Giremediği çalı yoktur. Gündüzleri dikenli ve sık çalılıklarda yaptığı yatağında dinlenir. Geceleri yemlenir. Özellikle dolunay zamanı çok aktiftir. Vücut yüksekliğine oranla oldukça kısa kalan bacaklarına rağmen çok hızlı koşar. Boyun yapısı nedeniyle başını kolay hareket ettiremez. Hem koşu hızının yüksekliği, hem de başını hareket ettirmesindeki sınırlamalar nedeniyle çabuk yön değiştiremez.

Burnu çok iyi koku alır. Örneğin Fransa'da trüf mantarının bulunmasında eğitilmiş yaban domuzları kullanılır. Benzer şekilde, Türkiye'de dolaman diye bilinen trüf mantarı türünü arayanlar da domuz izlerini takip ederler.

Avlanma [değiştir]

Türkiye'de, av sezonunda, bir av gününde bir avcının bir adet yaban domuzu avlamasına izin verilmektedir. Üreme hızı nedeniyle yaban domuzu nüfusunun kontrol altında tutulması için av sezonu dışında da, İlçe Tarım Müdürlüklerinin belirlediği yerlerde, belirlenen sayıda domuzun avlanması, bakanlık izni ve onayı ile gerçekleşmektedir. Bu avlarda fişek ve ulaşım devlet tarafından sağlanabilmektedir.

Domuz avı büyük av kabul edilir. Türkiye'de lisanlı avcıların yapabildiği, ücretsiz katılım olan tek büyük avdır. Diğer büyük avlar (geyik, kurt, ayı, dağ keçisi ve yaban koyunu) av turizmi kapsamında önemli paralar karşılığı yapılabilmektedir.

Türkiye'de sıklıkla görülen yaban domuzu avı yöntemi sürek avıdır. Yaban domuzu arama/tarama avı ile de avlanabilir.

Bu yöntemlerin dışında, özellikle bağbozumu zamanında çiftçi tarladaki ürününü domuzdan korumak için gece beki yapmaktadır. Bu bir av değil zirai mücadeledir, ancak avcılar da katılabilmektedir.

Yaban domuzunun trofesi azı dişleridir; avcıların hedefi azılı erkek yaban domuzlarıdır. Avın ve trofesinin büyüklüğü yaban domuzunun yaşı ile doğru orantılıdır. Üst kürkü pek çok memelide olduğu gibi kılların beyazlanması ile yaban domuzunun yaşını belli eder.

Bayağı yaban domuzu
Korunma durumu: Asgari endişe (LR/lc)
Wild Boar Habbitat 3.jpg
Bilimsel sınıflandırma
Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Artiodactyla (Çift toynaklılar)
Familya: Suidae (Domuzgiller)
Cins: Sus (Yaban domuzu)
Tür: S. scrofa
Binominal adı
Sus scrofa
(Linnaeus, 1758)
Dağılımı
Dağılımı

Kedi

Git ve: kullan, ara
Vikipedi:TaksokutuVikipedi:Taksokutu
Kedi
Korunma durumu: Evcilleştirilen
Diğer kedi  resimleri
Bilimsel sınıflandırma
Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Carnivora (Etçiller)
Familya: Felidae (Kedigiller)
Cins: Felis
Tür: F.s.catus
Binominal adı
Felis sylvestris catus
Linnaeus, 1758[1]
10 aylık dişi evcil kedi.

Kedi (Felis sylvestris catus), kedigiller (Felidae) familyasından avcı, memeli, evcil, etçil bir hayvandır. İnsanlar, kedilerin arkadaşlığına ve onların haşarat, yılan ve akrep avlayabilme kabiliyetine önem vermektedir. Kediler en az 9.500 yıldır insanlarla birlikte yaşamaktadır.

2,5 ile 12 kilo arasında ağırlığa ve dişilerde 50 cm. Erkeklerde 70 cm ye varan ebatlardadır. Çok çeşitli renklere sahip olabilmekle beraber genetik olarak çok farklı ve orijinal renklere de sahip olanları mevcuttur. Kedigiller familyasının genel karakteristik özelliklerini taşımaktadırlar. Ortalama kedi ömrü 14 yıldır. Ancak kediler iyi bir beslenme ile 20 yıla kadar yaşayabilirler.

Köpeklerin hayatı [değiştir]

Köpeklerin koku alma ve işitme duyuları keskindir. Görme mekanizması, sarı ve mavi renkleri daha iyi algılayabilen yapıdadır. Zeki olduğundan kolayca terbiye edilebilir. Sahibine bağlılığı ile ün yapmıştır. Parmakları üstünde koşar ve iyi yüzer.

Erkek köpekler arka bacaklarından birini kaldırarak idrar bırakırlar. Ağaç kökü, kaya gibi yerlere kokulu olan tuvaletlerini yaparak, bölgelerinin sınırlarını çizerler. Daha sonra, arka ayaklarıyla boğa gibi tepinerek, idrar ve dışkı bıraktığı yere patilerindeki bezde bulunan hormonları bırakır. Bu hormonlar köpeğin cinsiyeti, yaşı, statüsü ve üreme durumu gibi konularda, diğer köpekleri bilgilendirmek içindir. Her köpek komşu köpeklerin kokulu işaretlerini tanır ve bölgelerine girmekten çekinir. Köpeklerin koku hafızası son derece gelişmiştir ve yeni bir kokuyu aldıktan hemen sonra, burnunu yalayarak bu kokuyu hafızasına alır. Beş ayda bir eşleşirler. 63 günlük bir gebelik devresinden sonra, dişi, gözleri kapalı ve 6-8 yavru doğurur. İki hafta sonunda gözleri açılarak işitmeye başlarlar. Altı hafta süt emerler. Eğitim görecek köpeklerin 6 haftalıkken eğitilmeye başlanması önerilir. On aylık olunca erginleşir, 15-20 yıl kadar yaşarlar. Çikolata köpeklerde körlüğe neden olabilmektedir. Köpeklerin kedileri yediği bir söylentidir. Zira köpekler kedileri bazen eğlence, bazen yaralamak veya öldürmek için kovalar.

İnsanlarla etkileşim [değiştir]

Evcil köpekler kurt atalarından miras kalan kompleks bir sosyal hiyerarşiye sahiptirler. Köpekler, her bir köpeğin hiyerarşideki yerini belirleyen karmaşık hareketler gösterirler ve akıllarından geçenleri anlatmak için değişik duruşlar sergilerler. Bu gelişmiş sosyal iletişim, köpeklerin eğitilebilir, oyuncu olmasını ve evlerde rahat yaşabilmesini sağlamıştır. Bu sayede tehlikeli avcı hayvanlar olmalarına karşın insanlarla eşsiz bir bağ kurmuşlardır.

Her ne kadar uzmanlar köpeğin evcilleştirilmesinin detayları üzerinde uzlaşamasalar da, insanın köpek alttürleri oluşumunda önemli bir rol oynadığı kabul edilir. Evcilleştirilmelerinden hemen sonra köpekler insan topluluklarında sıkça rastlanan hayvanlar haline gelmişlerdir, ve tüm dünyaya yayılmışlardır. Sibirya'dan göçenler Bering Boğazı'nı geçerken köpeklerden yararlanmıştır. Uzmanlar 12,000 yıl önce göçmenlerin Kuzey Amerika'ya varabilmesinde köpeklerin önemli rol oynadıklarını söylemektedirler. Köpekler Kuzey Amerika'daki Athabascan halkının hayatında önemli bir yere sahipti ve o halkın tek evcil hayvanıydı. Köpekler ayrıca Apaçi ve Navaho kabilelerinin göçünde yükün büyük bir bölümünü taşımışlardır. Bu kabilelerde köpeklerin yük taşımak için kullanımı, atın Kuzey Amerika'ya girmesinden sonra bile devam etmiştir.

Üreme [değiştir]

Erkek köpeklerin eşleşme güdüsü, kızana gelmiş herhangi bir dişi kokusu aldığında devreye girerken, dişiler 180 günde bir eşleşme dönemine girerler ve sadece bu dönemin uygun günlerinde çiftleşebilirler. Regl dönemi, 180 günde bir, 21 gün süren bir siklustur. Kanamanın 8. ve 13. günleri arası, eşleşme için uygundur. 63 günlük bir gebelik devresinden sonra, dişi, burnu tamamen açık, gözleri kapalı ve sağır 2-8 yavru doğurur. Yavru sayısı, eşleşme sıklığı, eşleşme zamanı, dişiyi dölleyen erkeklerin sayısı ya da erkeğin döl kalitesi gibi etkenlere bağlıdır. Yavru doğduğunda, sadece burnu açıktır, 14. günde gözler, 21. günde kulaklar açılır. Anne köpek, doğumda, son yavrunun gelmesiyle beraber, yavru toplama motor şablonunun etkisiyle, 14 gün boyunca yavrularına muazzam bir ilgi gösterir. 14. günde yavruların gözleri açıldığında, annedeki oksitosin hormonu tamamen normal seviyeye gelmiş ve anne yavruları ile ilgisini hemen hemen keser. Yavrular için cözüm üretme, kaybolduklarında arama, yardım için çağırdıklarında yanlarına gitme gibi eylemleri keser. Yavrular altı hafta süt emerler.

Köpeklerin ter bezleri pati yastıklarındadır. Yeterince ter atamadıkları için, ağız ve salya yoluyla sıvı atarlar. Özellikle sıcak zamanlarda dillerini ağızlarından sarkıtarak harâretlerini dışarı atarak serinlerler.

Git ve: kullan, ara
Vikipedi:TaksokutuVikipedi:Taksokutu
Köpek
Korunma durumu: Evcilleştirilen
Diğer köpek  resimleri
Bilimsel sınıflandırma
Alem: Animalia (Hayvanlar)
Şube: Chordata (Kordalılar)
Sınıf: Mammalia (Memeliler)
Takım: Carnivora (Etçiller)
Alt takım: Caniformia (Köpeğimsiler)
Familya: Canidae(Köpekgiller)
Oymak: Canini (Asıl köpekler)
Cins: Canis
Tür: C. lupus
Alt tür: C. l. familiaris
Trinominal adı
Canis lupus familia

sibirya kurdu

Özellikler [değiştir]

Genelde buz mavisi gözleriyle korkutucu olsa da, sevgi dolu bir hayvandır. Özgürlüklerine düşkünlükleri ve inatçılığıyla tanınırlar. Çocuklara karşı çok hoşgörülüdür. Aslında herkesle iyi geçinir, ama kuş, fare gibi küçük hayvanları avlamak isterler. Yalnızlığı sevmezler, eğer yalnız kalırsa sıkılıp evdeki eşyaları kemirebilirler. Gereksiz yere havlamayan bir köpek ırkıdır, ancak uluyabilirler. Sibirya kurtları sıcağı hiç sevmezler ve sıcaklarda bunalırlar. Haskiler -60 derece soğukta yaşayabilirler.

Ortalama ömrü 11-13 yıldır. Erkeğinin kilosu 20 ila 27, dişisinin kilosu 16 ila 23 tür.


Karakteri [değiştir]

Zeki, fazlasıyla Oyuncu, Sosyal, Ailelerine bağlı ancak inatçı ve haylaz köpeklerdir. Zeki ve sosyaldirler çok kolay öğrenirler ama kendi mantıklarınca amaçsız buldukları komutlara uymamakta ısrar ederler.Eğitim verilmesi zor bir ırktır. Evdeki/çevrelerindeki diğer hayvanlarla çok iyi geçinirler ancak Fare ve küçük kuşlar gibi küçük hayvanları avlamaya meyillidirler. Çok kolay öğrenirler ancak komutlara cevap almak için sabır ve tutarlılık gerekir. Hava sıcak olmadığı sürece koşup oynamayı çok severler ancak sıcaklarda korunmalı serin bir yerde tutulmalıdırlar. Bu köpekler yüzyıllarca Sibirya Chukchi halkı tarafıncan kızak çekme ve Ren geyiği sürülerini güdmede ve bekçi köpeği olarak kullanılmışlar. Ancak Bu köpeklerin karaktristik bir özelliği daha havlamayı pek sevmemeleri o yüzden d bekçi köpeği olarak pek uygun değildirler. Pek havlamazlar ancak ulamayı çok severler. Çocuklarla araları çok iyidir. Çocuklara karşı çok tutarlı ve sabırlıdırlar. Sık kürkleri nedeniyle sıcağa tahammülleri yoktur. Özgürce koşup oynamayı çok severler, Boş bırakılmaya gelmezler çünkü kaçıp başı boş gezmeye bayılırlar.


Bakımı [değiştir]

Özgürce koşup oynamayı çok seven bir ırk olduklarından dolayı apartman yaşamı için çok uygun köpekler değiller. Hava sıcak olmadıkca çok iyi koşu arkadaşlarılar. tüylerinin uzun olmamasından dolayı düzenli aralıklı fırçalamak gerekmektedir fırçalarken acıtmamaya dikkat ediniz sinirlene bilir. oldukça fazla egzersiz gereksinimleri vardır. Tek başlarına olmayı hiç sevmezler tek başlarına kaldıklarında bir şeyleri kemirmeğe başlayabilirler.

Tarihçesi [değiştir]

Bu ırk yüzyıllarca Sibirya Chukchi halkı tarafıncan kızak çekme ve Ren geyiği sürülerini güdmede ve bekçi köpeği olarak kullanılmışlar. 1905 yılında bu köpekler Alaskaya götürüldü. bölgede 1925'te ortaya çıkan Difteri salgını için gereken ilaçları bu köpeklerden oluşan bir sürü bölgeye getirmeyi başarmıştır bu olaydan sonra insanların dikkatini çekmeyi başarmışlardır.

taslak ikon Bu köpek maddesi bir taslaktır. Maddeyi geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.



İLK NASIL BULUNDULAR [değiştir]

Bu konuda bir çok tahmin vardır ancak hala kesin olarak bulunamamıştır.Bu konuda araştırma yapanların büyük çoğunluğu bu köpeklerin ilk kez ortaya çıktığı ve bu bölgeden adını aldığı Sibirya'da bir köpek ile kurtun birleşmesi ile olduğu yönünde.Her ne kadar görüşlerin çoğu bu yönde olsada bazı araştırmacılar bu konuda farklı fikirlere sahiptir.Sibirya kurtlarının bu özelliği Alman çoban köpeklerininkiyle aynıdır.

Resimler [değiştir]